İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Kemal Kılıçdaroğlu‘nun avukatları Celal Çelik ile Mehmet Can Keysan katıldı.
“EN BAŞINDAN AÇILMAMASI GEREKEN BİR DAVAYDI”
Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, mahkemedeki beyanında Anayasa’nın 83. Maddesi gereğince mecliste yapılan konuşmaların soruşturma ve kovuşturma maddesi yapılamaması nedeniyle düşme kararı verilmesini talep etti.
Avukat Çelik, bu davanın en başından açılmaması gereken bir dava olduğunu belirterek, mahkemenin daha önce düşme kararı verdiğini hatırlattı. Çelik, bu yargılamanın uzun sürdüğünü ve bunun da hukuksuzluğu devam ettirdiğini ifade ederek, düşme kararı verilmemesi takdirde Kılıçdaroğlu’nun eleştirel beyanlarının doğru olduğu yönünde ispat yoluna gideceklerini kaydetti. Avukat Çelik, şikayetçi Erdoğan Bayraktar’ın avukatları tarafından şikayetten vazgeçildiğine dair dilekçe sunulduğunu da ifade etti.
“SES KAYITLARI İNCELENSİN”
Celal Çelik, beyanının devamında, “Yolsuzşuk gerçeğini açığa çıkaran ses kayıtlarının tamamı doğrudur. Savunmamıza dayanak olan ses kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak gerçek olup olmadığının tespit edilmesini talep ediyoruz. Dava konusu 17-25 Aralık döneminde yaşananları meclis soruşturma komisyonu, gerçeklerin yayınlanmasının engellenmesi nedeniyle yapılan konuşmadır. Müşteki vekilinin şikayetten vazgeçme dilekçesine karşı diyeceğimiz bir şey yoktur” diye konuştu.
DURUŞMA ERTELENDİ
Duruşma savcısı, esasa ilişkin mütalaasını hazırlamak için dosyanın kendisine gönderilmesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, mütalaasını hazırlması için dosyayı savcıya göndererek duruşmayı 2 Mayıs’a erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 Şubat 2018 tarihinde görülen duruşmada mahkeme, Kılıçdaroğlu hakkında, “Anayasa’nın 83’üncü maddesi gereğince, sarf ettiği sözleri daha önce meclis çalışmalarında ve CHP Grup toplantılarında söylemiş olması nedeniyle, meclis çalışmalarında söylenen sözler ve ileri sürülen düşünceleri meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmasının, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine meclisçe yasaklanması şartına bağlanmış olması nedeniyle” davanın düşürülmesine karar vermişti.
BOZMADAN SONRA YARGILAMA DURMUŞTU
Bayraktar’ın avukatı, düşme kararını İstinaf’a taşımış, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, 8 Nisan 2021 tarihinde düşme kararını bozarak, dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yerel mahkeme, 27. dönem milletvekili olan ve yasama dokunulmazlığı bulunan Kılıçdaroğlu hakkında yargılamanın durdurulmasına hükmetmişti.
Kılıçdaroğlu, 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalktı. Bunun üzerine dosyadaki durma kararı bozularak dava yeniden açıldı.
ANKARA’YA TALIMAT YAZILMIŞTI
17-25 Aralık operasyonları nedeniyle hakkında meclis soruşturması açılan eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Erdoğan Bayraktar‘a yönelik sözleri nedeniyle hakkında, ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ifadesinin alınması için Ankara asliye ceza mahkemesine talimat yazıldı. Ancak Kılıçdaroğlu ifade vermeye gitmedi.
DAVAYA GEREKÇE GÖSTERİLEN SÖZLER
Kılıçdaroğlu, hakkında dava açılmasına gerekçe gösterilen o konuşmada şunları söylemişti:
“Değerli arkadaşlarım biliyorsunuz. 17 ve 25 Aralık’ta Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluğu oldu, gerçekleşti. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğunu tanık olduk. Sonunda bir soruşturma komisyonu kuruldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı sayın Cemil Çiçek mahkemeye başvuruyor. Diyor ki komisyonla ilgili olarak yayın yasağı getirin. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan komisyonla ilgili yayın yasağı getirin diyor. Ve mahkemeden karar çıkarıyor. Ne zamandan beri, Türkiye Büyük Millet Meclisi hırsızların hamisi konumuna geldi sayın Cemil Çiçek, bunu bir açıklar mısın? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevi bu mudur? Senin görevin başka bir şey. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin itibarını korumaktır. Yayın yasağı getirerek kimlere arka çıkıyorsun sen. Ayıp günah değil midir? Yaptığın iş doğru mudur acaba? Senin vicdanın buna el veriyor mu? Devlet soyulacak, tüyü bitmemiş yetimin hakkı elinde alınacak sen kalkacaksın hırsızların koruyucusu pozisyonuna kendini konumlandıracaksın. Bunu kabul etmemiz doğru değil arkadaşlar. Böyle birşey olamaz. Bu yeni mi oldu hayır geçmişte de buna benzer olaylar oldu. Ama hiçbir zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanları hırsızları korumak gibi bir pozisyonda kendilerini tutmadılar. İlk kez böyle bir tablo ile karşı karşıyayız.”